Translate

26 Mayıs 2015 Salı

Belçika gezisi

Hepinize kocaman merhaba,
Almanya gezimize kaldığımız yerden devam ediyoruz.Güzel bir seri olacak gibi geliyor bana.

Almanya’ya geleli bir hafta oldu bir önceki yazımda da bunu belirtmiştim. Buralarda bir hafta geçirdikten sonra Brüksel’e gitmeye karar verdik. Brüksel deyince aklıma ilk Atomium geliyor. Aslında gezimize buradan başlamadık ama yazıma buradan başlamak daha güzel olur diye düşündüm.
Belçikaya nasıl gittik?Neler yaptık?
Buradan Ali abi'ye çok çok teşekkür ediyorum gezi boyunca bize arabayla eşlik ettiği için.Avrupa'nın bir çok yerinde ulaşım trenle sağlanıyor. Çok zorluk çekeceğinizi sanmıyorum. 




Bu güzel yoldan geçerek vardık Atomium’a. İnsana huzur veren muhteşem sonbahar görüntüsü. Saatlerce kalıp bakası geliyor insanın. 


Şimdi sizi birkaç fotoğrafla baş başa bırakıyorum. Değişik açılardan çekilmiş Atomium fotoğraflarını umarım beğenirsiniz. Fotoğraf çekme konusunda pek iyi değilim malum.

  







Bu tarz gezilerde nedense yağmur beni pek seviyor. Aslında bende seviyorum yağmuru :)Yaz kış demeden hep peşimde..

 

 


Atomium’un içinde bu fotoğrafta gördüğünüz ilginç eşyalar var. Halı da var porselende değişik ama müthiş bir manzarası var. Ben genelde yüksek katları çok seviyorum daha çok huzurlu hissediyorum kendimi. 
Atomium’da ki hediyelik eşya mağazaları kapanmıştı.:( Bizde belki bir şeyler buluruz ümidiyle tekrar çarşıya geçtik.  Geç saatlere kalacaksınız ilk gördüğünüz yerden hediyeliklerinizi alabilirsiniz. Benim favorilerim genelde buzdolabı süsleri ve maketler... 



Fotolara yandan bakacağız biraz.Bu katedralin ismi Cathedral of St. Michael and St. Gudula.
 Resimleri buraya ekledikten sonra çevirmek için bir yol bilen varsa paylaşırsa mutlu olurum :)


Galeries Royales Saint Hubert


La Monnaie Belçikanın önce gelen tiyatrolarından biri. Tam adı: "Théâtre Royal de la Monnaie
Koninklijke Muntschouwburg" 


Botaniqiue Brükselde bayıldığım diğer yapılardan biri.


Bu kilise Botaniqiue in tam karşısında yer alıyor. 


Bu anıtsal sütunun ismi Colonne du congrès. 1850-1859 yılları arasında  Charles Rogier in girişimiyle, Joseph Poelaert dizayn etmiştir.2002 - 2008 yılları arasında restore edilmiş. Şehrin ortasından geçen teller malesef kötü bir görüntü oluşturuyor.







Uzun süre sonra yazıları düzenlemenin kötü yanı bu olsa gerek.Bir çok şeyi unutuyorum. Resimde gördüğünüz kilise de ismini unuttuklarım arasında :( 

Yeme içme konusuna gelince benim öğrendiğim iki tane yiyecek var. Birincisi gaufre de liege bizim bildiğimiz adıyla Waffle. Diğeri ise  moule frites.Bu da Midyeli patates kızartması.
Günübirlik yapılan gezimizin sonuna geldik.Eğer sizinde paylaşmak istedikleriniz varsa yorum olarak bırakabilirsiniz.
Çok planlı gezi olmadığı için Manneken Pis heykelini göremedik malesef.Tekrar gitmek için bir sebebimiz olsun ama değil mi :)

Not:Fransa ve Hollanda ile ilgili çok fazla resim ekleyemeceğim malesef. Hdd bozulduğu için bütün fotoğraflara elveda demek zorunda kaldım. Elimizde kalanlarla idare edeceğiz.Siz siz olun 78541266521 kere yedekleyin fotolarınızı:(



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder